Bosphorse Mart Sayısı Yayımda!
Aygırlar ve eşleştirmeler üzerine yoğun bir şekilde konuştuğumuz 3 aylık süreç sonunda, Saudi Cup ile birlikte yarışları konuşmaya başladık. Kimileri için basit bir uluslararası yarış festivali gibi görünse de 170 ülkeden canlı olarak izlenilen bir atçılık etkinliğinden söz ediyoruz.

Bizim uluslararası yarış festivali ile kıyaslamayacağım ama kültüründe, coğrafyasında, tarihinde “At” olan Türkiye’nin, artık elle tutulur bir uluslararası yarış festivaline ihtiyacı var. Belki “Her şey para” diyenler olabilir ve hatta hala “Gelip bizim paraları alıp gidiyorlar” bile diyenler çıkabilir ama at yarışları artık çok farklı bir vizyon gerektiriyor. Bunca uluslararası yatırımın olduğu bir sektörde hala yerel kalmak çoğumuz için büyük bir hayal kırıklığı. Bu kadar yüksek potansiyele sahip olup bunu kullanamayan bir başka ülke daha yoktur. Konferanslar, kongreler, fuarlar, festivaller olması gerekirken, sadece Gazi Koşusu etrafında kurulmuş bir küresellik, Türkiye gibi bir ülkeye yakışmıyor.
Şimdi sırada Dubai World Cup var ama bu sene Türkiye’den bir temsilci yok. Buradan bir kez daha Arif Kurtel’e teşekkür ediyorum. Çünkü Türkiye’de kolay kazanabileceği birçok yarışa rağmen son 2 senedir yerel olan atçılığımızı uluslararası seviyeye çıkarmak için en azından vizyon sergiliyor. Ayrıca Fedai Kahraman, Cem Sevim ve Musa Özdemir başta olmak üzere tüm ekiplerine de teşekkür etmem lazım çünkü ellerini taşın altına koydular ve Türk atçılığı için bir farkındalık yarattılar. Umarız devam ederler, onlara katılan yeni isimler olur ve bizler de büyük bir keyifle Türk atlarını ve jokeylerini yerel atçılığımızın dışında da izleme şansı buluruz.
Her ne kadar yerel atçılık yapsak da benim uzun vadede Türk atçılığına inancım tam çünkü potansiyeli görüyorum. Özellikle genç at sahibi, antrenör ve jokeylerden umutluyum. Güvenli alanda kalarak pozisyonunu koruyan, risk almayan, olduğu yerde sayan, değişimden korkan, gelişim göstermeyen sektör profesyonelleri ve paydaşları kısa vadede sistemi tıkasa da Türk atçılığı uzun vadede uluslararası alanda kendini gösterecektir. Benim inancım tam ve bu doğrultuda uluslararası bir dergi çıkarmaya devam ediyoruz.
BOSPHORSE olarak 2020 yılında yayım hayatına başladığımızda Covid-19 Pandemisinin etkilediği bir ortamdaydık. 2021 yılını da pandemi ile geçirdikten sonra 2022 yılında önemli bir ekonomik krizin içerisinde yer aldık. Global sektör paydaşlarının katılımıyla 2023 Nisan ayında uluslararası bir kongre planlarken, şubat ayında deprem felaketi ile sarsıldık. Mayıs ayında ülke olarak seçime gidiyoruz.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen umudumuzu kaybetmeden ilerlemeyi, Dünya atçılığında kalıcı ve global bir marka olmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda, enerjimin tamamını BOSPHORSE’da kullanmak adına, geçen sene TJK TV’ye yapmış olduğum programları sonlandırdım. Bu sene tüm mesaimi BOSPHORSE üzerinden atçılığa harcayacağım. Daha iyisini yapabilmek, global bir atçılık ülkesi olabilmek için hep birlikte yürümek dileğiyle, keyifli okumalar…
Bosphorse Mart sayısını okumak için tıklayınız!
Mehmet Yusuf Marangoz